Psikolog olabilmek için kişi uzun soluklu eğitimler alır. Ruh sağlığı uzmanları üniversitenin psikoloji, psikolojik danışmanlık ve rehberlik ve tıp bölümünden mezun olduktan sonra da bir uzman bir psikolog olabilmek için eğitim almaya devam eder. Stajlar, uzun süreli süpervizyonlar, psikolojinin farklı dallarında uzmanlaşmak için özel eğitimler ve kurslara gider. Psikologluk mesleği eğitimler ve deneyimler sonucu ortaya çıkar. Günümüzde kendisini uzman psikolog olarak tanıtan birçok kişi vardır. İnternet aracığıyla aslında psikolojide hiçbir yetkinliği olmadığı halde kendisini uzman psikolog olarak gösteren ve danışma yapan kişilere karşı özellikle dikkatli olunması gerekmektedir. Yasal zeminde bazı netlik kazanmamış durumlar olduğu için ruh sağlığı alanı bu tarz istismarlara açık hale gelmiştir. Bir uzman psikolog ile görüşme yapmadan önce nelere dikkat etmemiz gerektiğine birlikte bakalım.
Öncelikle bir kişinin yasal olarak bu işte yetkili olup olmadığını araştırmanız gerekmektedir. Kişinin lisans eğitimi tıp, psikoloji ve psikolojik danışmanlık ve rehberlik (PDR) değil ise klinik psikoloji yüksek lisans eğitimi almamış ise bu kişi psikoloji alanında danışma ve terapi uygulamak için doğru kişi değildir. Kişi psikolog, psikiyatr, psikolojik danışman, klinik psikolog, uzman psikolog unvanlarına sahip değilse destek almak konusunda tekrar düşünün ve bu unvanlara sahip kişilere yönlenin. Terapiye başlamadan önce eğitim bilgisini ve diplomasını sormaktan çekinmeyiniz. Bu bilgiye sahip olmak danışan olarak sizin yasal hakkınızdır.
Danışma yapan kişinin yasal olarak terapi yapma hakkına sahip olması da o kişinin yetkin biri olduğunu göstermez. Lisans ve yüksek lisans eğitimlerinden sonra mutlaka bir psikoterapi ekolü eğitimi almış olması gereklidir. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), Psikoanalitik Psikoterapi, Duygu Odaklı Terapi, Bütüncül Psikoterapi gibi kabul görmüş ve uygulamada olan terapi ekollerine hâkim bir terapist ile çalışmalısınız. Terapistlik mesleği süpervizyon denilen usta bir terapistten alınan seans değerlenme eğitimi sonucu gelişir. Bir nevi usta çırak ilişkisi diyebiliriz. Yukarda saydığımız eğitimlerin tamamlanabilmesi için süpervizyon alınması şarttır. Bir terapistle terapiye başlamadan önce aldığı sertifikaları ve mümkünse süpervizyonları sormalısınız.
Psikologluk mesleği bireysel terapi, çift terapisi ve çocuk terapisi olmak üzere üçe ayrılır. Terapist bu üç alana aynı anda hâkim olmakla birlikte kimi terapistler de bu üç alandan özellikle birisinde uzmanlaşmayı tercih edebilir. Bir alanda uzmanlaşmış terapist bütün alanlarda çalışan terapiste göre daha avantajlıdır. Tek bir alanda deneyimini arttırmıştır. Bu sebeple belli bir alanda uzmanlaşmış bir terapistle görüşmek daha tercih edilebilir bir durumdur. Terapistinizden bu konu hakkında bilgi alınız. Uzman olduğu alanları mutlaka sorunuz.
Psikolojide dissosiyatif kimlik bozukluğu, şizofreni, somatoform bozukluğu gibi bazı hastalıklar nadir görülür ve her uzman bu ruh hastalıklarına aşina değildir. Eğer bu gibi nadir rastlanan bir hastalığınız varsa özellikle uzmanı olan, sadece bu alanda çalışan veya daha önceden bu konuda çalışmış bir terapist ile çalışmanız önerilir.
Psikolojide teşhis konusunda tek yetkili kişi psikiyatrlardır. Bir psikologla görüşmeden önce psikiyatrik bir hastalığınızın olup olmadığını bilmek sürece büyük katkı sağlamaktadır. Psikoterapiye başlamadan önce bir ilaç tedavisine ihtiyacınız varsa öncelikle ilaç tedavisi almak ve bununla beraber psikoterapiyi sürdürmek oldukça faydalıdır. Psikiyatrla görüşmeniz özellikle tavsiye edilir.
Psikoterapide cinsiyet önemsiz gibi görünse de bazı durumlarda sürece etki eden unsurlardan olmaktadır. Gelişimsel olarak baba ile sorunlar yaşamış bir kişi erkek bir terapist ile psikoterapi sürecine başladığında sorun yaşadığı durumlarla tekrar yüzleşmek durumunda kalacak ve bu sayede problemleriyle karşılaşmış ve sorunları aşmak için fırsat bulmuş olacaktır. Yine aynı şekilde annesiyle problem yaşamış bir kişi kadın bir terapistle görüşmelere başladığında problemler daha fazla gün yüzüne çıkacak ve bu sorunları aşmak için uygun ortam oluşmuş olacaktır.
Terapiden beklentileriniz de terapist seçimi için önemli bir faktördür. Kimi durumlarda kişi tek bir durumla ilgili destek almak isteyebilir. Fobiler, kaygı bozuklukları, öfke gibi belli alanlarda destek almak için daha kısa süren bir terapi arayışında olabilirsiniz. Bu tarz sorunlarda 10-24 seans arası görüşme gerçekleştirmeniz gerekecektir. Bilişsel davranışçı terapi ya da kısa süreli dinamik psikoterapi bu gibi problemlerle çalışma konusunda daha iyidir. Destek almadan önce terapistinize bu durumu belirtmeniz faydalı olacaktır. Kimi durumlarda kişi bir hastalıktan dolayı değil görüş almak için ya da bilgi almak için tek seanslık ya da 4-5 seanslık terapiye gidebilir. Bazı durumlarda kişi kendisini daha yakından tanımak için terapiste başvurabilir. Kişi uzun soluklu terapilerde kendisiyle ilgili yüksek farkındalıklara ulaşır. Davranışlarının, düşüncelerinin kökenlerini görme şansı elde eder. Bu tarz seanslar 2-3 yıl gibi uzun sürelidir. Dinamik psikoterapiler ve psikoanalitik psikoterapiler uzun süreli terapiler yürütmektedir.
Bir terapistle ilgili veri almanın bir diğer yolu danışanın farklı platformlarında aldığı eski danışanlarına ait yorumlara bakmaktır. Bu veriler çoğu zaman spekülasyon içerebilmektedir. Danışan gizliliği dolayısıyla bu yorumlar anonim kişilerden alınmaktadır. Durum böyle olunca yorumların gerçek kişilere ait olduğu tartışma konusudur. Görünen o ki bu yol bir uzman bulmak için iyi bir yol değildir.