Duygular İnsan Yaşamında Ne Kadar Önemlidir? - Konular


Duygular İnsan Yaşamında Neden Önemlidir?

İnsan bedeni duygular, düşünceler ve davranışlardan oluşmaktadır. İnsan vücudunu bir arabaya benzetirsek davranışlar arabanın direksiyonu, düşünceler arabanın aksesuarları, duygular da arabanın motorunu oluşturur. Duygular insanın enerjisini oluşturur. Bu enerji yaptığımız bütün işlerde bizle birliktedir. Kurduğumuz bütün ilişkilerde bu enerji önemli rol oynar. Bu enerji hayatımızdaki diğer kişileri etkiler ve diğer kişilerin enerjisinden fazlaca etkilenir.

Bahsettiğimiz bu enerji zaman zaman değişse de çoğu zaman benzer bir frekanstadır. İnsanlar genelde aynı enerjiyi yayar. Müdürümüzden genelde aynı hissi alırız. Eşimizden yada sevgilimizden benzer tonda hisler alırız. Bunu hep yaşarız fakat her zaman fark edemeyiz. Kişilerle yaşadığımız problemler dahi benzer enerjilerden kaynaklanır.  

Çevremizdekilerin ne hissettiğine dair düşüncelerimiz bile çoğu zaman tutarsızken, kendi hislerimize olan varsayımlarımız da çöpü zaman yanlış olmaktadır. Beklenenin aksine kendi duygularımızı tanımlamak konusunda oldukça yeteneksiziz. Diğer insanlardan kendi enerjimize dair gerçekçi bir geri bildirim aldığımızda çoğu zaman şaşırırız. Sadece işini yapan bir garsona bağıran bir müşteri gördüğümüzde ona “gereksiz ve yersiz bir öfke içerisindesiniz” dediğinizi varsayalım. Alacağınız cevap yüksek ihtimal olumsuz olacaktır. Sizin gördüğünüz yanlış olduğunu düşünecektir. İnsan kendi duygularına karşı daha kördür. Duyguların dili sanılanın aksine çok daha karmaşıktır.

İnsan duygu, düşünce ve davranışlardan oluşur. Bu üç öge birbirini etkiler ve değiştirebilir. Kararlarımızı alırken çoğu zaman düşüncelerimizin etkili olduğunu sanarız. Aslında durum pek öyle değildir. Karar alırken duygularımız tercihini çoktan yapmışken, düşüncelerimiz sadece arkasından bu karara mantıklı bir açıklama bulmaya çabalar. Bize bir kararı verdiren, bir davranışı yaptıran şey duygularımızdır.

Duyguların hızı sevmez. Yavaş hareket ettimiz zaman, yavaş düşündüğümüz zaman duygularımızı daha iyi görmeye başlarız. Meditasyon yapmak, doğada yürüyüş yapmak, sessiz ve boş bir odada oturmak, düşünceleri yavaşlatmak duygulara erişim için iyidir. Duygularımıza eriştiğimizde onlarla bütünleşir ve bu sayede daha bütün hissedebiliriz. Duyguların farkında olarak yaşamak hayat kalitesini ve doyumunu artırır.

Duygularımızı fark ederek yaşamak, hayatta karşımıza çıkan şeylerin sorumluluğunu almamızı sağlar.  Duygularımızın farkında olmadan yaşadığımızda başımıza gelen şeylerin nedenini dışarıda arama eğiliminde oluruz. Bir tartışmada öfkemizi kontrol edemediğimizde kolaylıkla “sen beni öfkelendirdin” diyebiliriz. Böyle bir olayda şunu düşünebiliriz; “bu olayı yaşayan herkes farklı bir tepki verirdi. Benim bu tepkiyi vermeme sebep olan şey ne olabilir?”. Bu soruyu düşünmek duygularımıza erişmek için bize kapı aralar. Kontrol yetkimizin en fazla olduğu şey kendi bedenimiz ve kendi hislerimizdir. İstediğimiz zaman öfkelenir istediğimiz zaman mutlu olabiliriz. Duygularımızın farkında olarak yaşadığımızda hayata daha fazla aidiyet hissederiz. Hayatta yaptığımız tercihlerin bize ait olduğu hissini yükselttiğimizde aldığımız sorumlulukların yükünü de hissetmiş oluruz. Bu yüzden artık diğer insanlardan ve kaderden şikayet etmemize gerek kalmayacaktır.

Karmaşık duygular yaşayan ve işleri yolunda gitmeyen bir ergeni düşünelim. Sürekli hormon değişimleri, okulda yaşadığı zorbalıklar, sınav hazırlık sürecindeki sıkıntılar ve ailesiyle yaşadığı çatışmalardan dolayı karmaşık duygular yaşaması doğaldır. Fakat bu karmaşık duyguları tolere edebilecek, düzenleme ve anlama kapasitesi henüz oluşmamıştır. Yaşadığı bu durumdan dolayı her şeye karşı isyan ederek ve hiç sorumluluk almayarak yapıcı olmayan bir çözüm yolu arar. Başına gelenlerden dolayı ailesini, okulu ve ülke yönetimini suçlayarak kendisini korur ve yatıştırmaya çalışır. Bu geçici, yetersiz ve sağlıksız bir yöntem olmaktadır. Yaşadığı şeylerin önemli kısmı diğer insanların yüzünden gibi görünüyor ama bunun devam etmesinin sebebi bu olaylar karşısında yaşadığı duygular ve bulduğu işlevsiz çözüm yollarıdır. Daha yapıcı ve sağlıklı bir şekilde nasıl başa çıkabilirdi diye bakalım. İçinde bulunduğu gerçekliği ve durumu kabul ederek başlayabilirdi. İçinde bulunduğum şartlar farklı olsa daha iyi olabilirdi diye düşünülebilir fakat şartlar artık değişmeyecek bunu kabul etmek gerekir. Şartların farklı olması durumu bizim sınırımızı aşan ve değiştiremeyeceğimiz bir durumdur. Bunu kabul etmek enerjimizi yapıcı ve sağlıklı bir yolda kullanmamızı ve faydasız şikayetleri azaltmamızı sağlayabilir. Kendi sınırlarımızı ve yapabileceklerimizi keşfederek devam edebiliriz. Neler yapabileceğimize ve seçeneklerimizin neler olabileceğini gözden geçirebiliriz. Böylece tercihimizi yapmamız daha rahat olacaktır. Tercihlerin bize ait olduğunu görmek sorumluluğu ve aidiyet duygusunu da yükseltir.

Duygularımızı fark etmek ve hayatımıza etkisini görmek, hayattaki tutarlılığımızı ve sebatımızı artırır. Sabrılı ve kararlı biri olmamızı sağlar. Yaptımız işlerde daha net adımlar atmamızı ve yeni girişimlerde daha kararlı bir şekilde davranmamızı sağlar. Böylece rüzgarın estiği yöne doğru hareket etmekten kurtulup, kendi istediğimiz yöne gidebilme yeteceğimizi geliştirmiş oluruz.

Duyguları farketmek kendimize ve etrafımızdaki insanlara olan şefkat duygumuzu ve anlayışımızı yükseltir. Kendimize daha fazla anlayış göstermemizi ve hatalarımız olduğunda yada yanlış yaptığımızda kendimizi daha az yargılamamızı ve etkili çözüm yolları bulmamızı sağlar. Etrafımızdaki insanlara olan anlayışımız ve kapsayıcılığımız da artar ve iletişimimiz düzelir.

Duygularımızın hayatımıza etkisini görmek, diğer insanları anlama ve onlarla iyi ilişkiler kurma konusunda ciddi katkılar sağlar. İlişki kurduğumuz kişilerin ne hissettiğini ve davranışlarının arkasındaki duyguları gördüğümüzde daha kolay empati yapabilir ve onları daha iyi anlarız. Karşımızdaki kişilerin duygularını gördüğümüzde artık daha az yargılayıcı ve daha yapıcı oluruz. Konuştuğumuz kişilerin ne hissettiklerini anladığımızı onlara gösterdiğimizde ilişkilerimiz derinleşir ve duygusal bağlarımız kuvvetlenir.